Dün gece bir türlü gelmeyen uykumdan dolayı saat 12'yi geçerken maalesef ben sıkılarak kanal değiştirmekle meşguldüm. Aynı zamanda yeni açtığım blogum üzerinde de çalışmalar yapıyordum. Sonra bu filmle karşılaştım. Normalde olsa filmin yavaşlığından ve karamsar havasından dolayı durmaz devam ederdim ama gecenin sakinliğine uyan bir film olduğundan filmi başa alıp izlemeye başladım. (Yeap, Turkcell tv'nin güzelliği)
Filmin başını çok dikkatle izlemedim ama kaçırdığım bir şey olduğunu sanmıyorum. Yalnız ve yılbaşını yalnız geçirmek istemeyen bir adam var. Wilson. Görünce Eternal Sunshine Of The Spotless Mind'taki adamı hatırlattı bana. Görüntü olarak da biraz benziyorlar ama asıl aklıma gelmesinin sebebi etrafa verdikleri hava ve bende bıraktıkları izlenim. Wilson, en yakın arkadaşının ısrarıyla internette bir tanışma sitesine üye oluyor. Amacı yılbaşını birlikte geçirecek birini bulmak ve çok geçmeden bir kadından telefon geliyor.
Wilson - In Search of a Midnight Kiss
Joel - Eternal Sunshine of The Spotless Mind
Vivien. Vivien en başta anlaşılması güç, ilginç bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Aldattığını öğrendiği sevgilisinden geçen hafta ayrılmış ve o da yılbaşı yalnız geçirmek istemiyor. Kendince bir tarzı var. Çok küfür ediyor ve sürekli sigara içiyor. Wilson'ı arayıp saat dörtte buluşmayı teklif ediyor. Tabi ki kaba bir şekilde.
Yılbaşı günü buluşuyorlar ve sabaha kadar birlikte zaman geçiriyorlar. Konuşuyorlar da konuşuyorlar. Caddelerde yürüyüp, kafelerde oturuyorlar ve sürekli konuşuyorlar. Her şey hakkında. Komik anlarına, kavgalarına şahit oluyoruz filmde. Başta gardını almış, sert ve güçlü görünen Vivien filmin sonlarına doğru Wilson'a karşı onunla özel hayatından ve kendisinden birçok şey paylaştığı için daha samimi ve içten oluyor. Gardını indiriyor ve hatta büyük bir itirafta bulunuyor. Wilson'a geçen hafta ayrıldığı sevgilisinden hamile olduğunu söylüyor. Bütün gece birbirine sarılıp uyuyorlar. Uzun zamandan sonra ilk defa yalnız değiller ve tamamlanmış gibiler.
Bence Vivien'ın karnındaki bebeği ve gece eve geldiklerinde Wilson'ı karşılayan sürpriz telesekreter mesajı olmasaydı, tekrar görüşürlerdi. Mesaj Wilson'ın eski sevgilisinden geldi ve tekrar birleşmek istediğini ima eden bir mesajdı. Bunun üzerine Wilson'ın ağlamaya başlaması kızı hala unutamadığını açıkça ortaya koyuyor zaten.
Sabah olunca Vivien Wilson'ın fotoğrafını gizlice çantasına koydu ve çekip gitti.
Film böyle bitti.
Ne kadar harika (!) bir son olduğu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum.
Kötü bitti. Yani kötü ve beklenmedik bir şekilde biten filmleri bazen severim ama bu ikisi
ayrılmamalıydı. Bu ikisi birlikte olmalıydılar. Ayrılmalarında tek bir iyi şey bile görmüyorum.
Neyse. Sakin..
Film bir günden oluşuyor. Aslında saatlere döktüğünüzde 24 saat bile sayılmaz. Güzel bir filmdi. İzlememek bir şey kaybettirmez ama tam bir vakit kaybı da değildi. Zevkli bir filmdi. Kötü bitmiş olsa da. Eğer Before Sunrise ve devam filmlerini seviyorsanız, bu filmi de sevebilirsiniz. Before Sunrise filmleri kadar başarılı değildi. Tabi ki bir tutmuyorum ama film akıcılığı ya da yavaşlığı demeliyim aynı.
Gece sakin bir film izlemek istiyorsanız ya da günün herhangi bir saati sizi yormayacak bir film arıyorsanız, bu film ihtiyacınızı karşılayacaktır.
Ve inanamayacaksınız ama filmin siyah beyaz olduğunu bu yazıyı yazarken kullanmak için aradığım fotoğraflar sayesinde fark ettim. İnanılmaz.
Filme puanım: 7 (Hiç fena sayılmaz.)
Tekrar görüşmek üzere !